26 Şubat 2013 Salı

İkiz Kuleler'in Düşmesi



Dünya Ticaret Merkezi, diğer en bilindik adıyla İkiz Kuleler'in kuzey kulesine yerel saatle 08.46'da sözde kaçırılan bir yolcu uçağı çarptı. Bina çarpmadan 102 dakika sonra yıkıldı. Yerel saatle 09.02'de ikinci bir uçak güney kuleye çarptı. Bina çarpmadan 56 dakika sonra yıkıldı. Amerika başkanı George Washington Bush'ın yaptığı açıklamaya göre çarpan uçaklar Amerika Hava Limanı'ndan kaçırılmıştı ve sözde bir terörist saldırdı. Ama aslında gerçek bu değil, uçaklar alüminyumdan yapılmıştı ve bir alüminyum uçak değil, her kata yerleştirilen bir patlayıcı bomba bile bu kuleleri yıkamazdı. Çünkü bu kuleler 2.dünya savaşında patlayıcılar ile bile asla yıkılamayan tanklardan 3 kat daha güçlüydü. Bu kuleleri hiçbir patlayıcı tam haliyle toza dönüştüremezken bu kuleler nasıl toza dönüştü? İşte bunun cevabı çok basit, New York kısımlarında yıkılmayan bir bina yapmak yasaktır. Eğer bu yapılsa bile mutlaka bu bina veya yapıtın altına bir yok edici düzenlenmelidir. İşte ikiz kulelerin her birinde bu yok ediciler bulunuyordu. Kulelerin altında büyük bir derinlikte nükleer bomba kuruluydu ve bu bombalar çalıştırılınca kuleler yapıldığı yerden itibaren toza dönüşerek yok olabilirdi. Peki, önemli bir soru... Bir Nükleer Bomba nasıl olurda sadece bu kulelere zarar verdi, neden yakınlarda ki hiçbir şeye zarar vermedi? Nükleer Bomba bir şehri yok edecek güçlükte değil mi? Evet öyle, fakat nükleer bomba sadece serbest havada atmosfere karışınca patlamayı büyütebilirdi. Oysa bir havasız yerde sıkışan nükleer bomba havaya yayılamaz ve orada sıkışarak sadece üstüne, altına, yanlarına zarar verebilirdi ve bu dar bir alanda olduğu için pek hasar vermezdi. Fakat nükleer bombanın bulunduğu yerin üstünde ikiz kuleler olduğu için bu büyür ve sadece kuleler toza dönüşebilirdi. Bunun yapılmasında ki amaç ise Allah'a meydan okumaktı, çünkü siyonizm inançlarına göre daha önce paylaştığım yazıda ki gibi 9'dan 11'e atlamak Allah'ı geçmek ve yok saymak demektir. Yakında ise Empire State of Building'e aynı komplo yapılacak. Ama bu sefer amaç farklı, onların en son planı dünya dışı varlıklar tehlikesi için oynanacak bu sefer zarlar, bekliyoruz.

İkiz Kuleler ve Pentagon Saldırısı



11 Eylül saldırıları dedikmi hemen aklımıza İkiz Kuleler aklımıza geliyor, şayetki Pentagon saldırısı daha bugüne açıklığa ulaşamadı ama bugün bu teoriyi açıklığa ulaştıracağım.Şimdi Bu uçak buraya nasıl çarptı.İlk görgü tanıklarına göre ;

''Bunu izledim...kısa mesafe uçağına benziyordu, çift motorlu güney yönünden, gerçektende çok alçak seyrediyorlar
-Don Wright

Şöyle bir durum varki bunları söyliyen arkadaş satılık olabilir yada uyduruyor olabilir demi.

Bir Görgü tanığı daha konuşma yapmış onada bakalım.

''Pfff'' diye bir hızla gitti.Aramızda bir futbol sahasından çok da fazla mesafe bulunmayan bşr uçak için bekleyebileceğim birşey değil.''

Burda o kadar hızlı gidiyorki onu hiç bir şey göremiyoruz bildiğimiz üzere F-4 F-16 uçakları bu kadar hızlı gidebilir yada İnsansız uçaklar yani Heronlar .Bildiğizimiz gibi ozamanlar teknoloji fazla gelişmemişti ama bizim bilmediğimiz şeyler var.Herneyse o konuya girmeyelim.

Washington, DC'da Pentagon binasında çarpan uçak sonucunda oluşan hasarın etkilediği alanın, bir uçağın çarpması sonucu oluşamayacak kadar küçük olduğu öne sürülmüştür. Ayrıca Pentagon'a çarpan uçağın çarpma anını gösteren görüntülerinin bulunmaması binaya bir füze atıldığı konusunda teorilere neden olmuştur.


Bir görgü tanığına göre ;

''Bir uçak olabileceiğini kimsenin aklını almıyor, çünkü binadaki delik küçük görünüyordu. Kuyruk yok. Kanat yok. Hiçbirşey yok.''

''Çok yüzek ve hızlı gibi bir ses duydum....
Füze olduğunaa kanat getirdim.Çok hızlıydı....

''Vıjjjj, diye bir ses sonra ateş ve duman...''

Yani arkadaşlar burda benim kaanatıma göre bu bir uçak değil füze çarpışmanın olduğu zaman.

Çarpışmanın olduğu Pentagon binasının hemen önündeki benzincinin olayı çok net bir şekilde görüntüleyebilen güvenlik kameralarına sahip olduğu fakat olaydan 10 dakika sonra benzincinin güvenlik kayıtlarının siyah takım elbiseli, ABD istihbaratından olduğu öne sürülen kişilerce alındığı söylenmiş ve ABD hükümeti bunu kabul etmiştir. ABD hükümeti kasetten sadece patlamanın olduğu ana ait bir kareyi göstermiştir.

Neden o kanıtlar silinmişti.

Pentagon binasına ABD hükümeti tarafından çarptığı söylenen uçağın modeli ile olay yerinde bulunan uçak parçalarının modelinin birbirini tutmadığı ortaya çıkmış, parçaların sanki bir kamyonla rastgele boşaltılmış gibi durduğu gözlemlenmiştir.

Hepimizin bildiği üzere orda bir uçak değil bir füze atıldı.


Ama bunu kanıtlıyacak ne bir belge ne bir kaset ama hepimiz biliyoruz ki bunun içindede ''İllumınati'' var, 9/11 komplosunda olduğu gibi bundada çuvalladılar, uçak bir uçak nasıl okadar küçük bir delik açabilir değilmi? Ve görgü tanıklarına göre uçağı gören kimse olmamaış ama İkiz Kuleler çarptığında hepimiz videolarda yada canlı olarak gördük.Ama bunda öyle bir bulgu yada kanıt yok bu yüzden bu komplo yada teorisi bir çocuğun aklına gelecek kadar saçma bir plandı.

Boeing 757 bir uçak olduğunu görenlerde var.

Pentagon iç içe geçmiş beş halkadan oluşur.

Bunlar da beş kamaya ayrılır.

Çarpma, 1999'dan beri tadilat altında bulunan 1 no'lu kamada meydana geldi.Büyük bir şokki tadilatın tamamlanmasına bir kaç gün vardı.

Dediğimiz gibi iç içe geçmiş beş halkadan oluşur demiştik.Her bi halkaya

A---> En baştaki halkadır ona hiç zarar gelmedi.
B---->Buna az bir zarar geldi
C---->Çarpışmanın en son noktasıydı
D---->Uçak yada füzenin giriş noktalarından biriydi
E---->Çarpışmanın başlama noktası

Desek yani

Bir Boeing 757, çelikle güçlendirilmiş duvarlarda muntazaman delikler oluşturabilirmi ki hayır...

Dediğimiz gibi E halkası 20 dakikadan sonra yıkıldı ilginç değilmi ?

60 tonluk uçak ve 5.300 galon yakıta ne oldu ?

Bu fotoğrafda gördüğünüz gibi uçağ'ı yakalamış ama görüntü neden net değil büyük bir resmi kuruluş'un güvenlik kamerası görüntüsü net değil.

Uçağın gövdesi tepesinden, yerden aşağı 20 fit yükseklikte

Boeing resmi olarak saatte 530 mil yerden 2 fit yüseklikte gidiyordu

Route 27 geride bırakmazmıydı ?

Herhangi bir türbulans yada jet rüzgarı raporu olmaksızın, 77 sefer sayılı uçak Pentagon saldırsının 45 dakika önce radardan kayboldu.O zaman Pentagon'a giden şey neydi ? Bunu bize bir Askeri uçak olduğunu düşündür ama dediğim gibi Heron yada İnsansız uçaklarda olabilirdi ? FBI, 77 sefer sayılı uçağı Pentagon'a Hani Hanjour'un vurduğu söylüyor ama o daha uçak kullanmayı bilmezken neden böyle bir şey yapsınki ?

The Sheraton National Oteli bir çatı kamerasına sahip, otel çalışanları bu görüntüleri bir kaç kez içinde izlemişler ama ne görmüşler onları daha kimseye açıklayamadılar. Ve bu görüntüler asla yayınlanmadı kimse bilmiyor.Güvenlik kameraları nı izleyemeden hemen toplandı diyor bazı benzinci istasyonları

Şöyle düşündürücü bir soru; FBI bu uçağın yada füzenin çarpacağını biliyordu bilmezse dakkasına orda olamaz ve güvenlik kameralarını topluyamazdı ama bu işin içinde ''FBI'' da vardı.Uçağın Pentagon'a gidiş rotasında Virginia Nakliye Departma'nın uçağın görüntülenmiş bir video yada füzenin var ama bunu hemen FBI toplamış.Bu kayıtlarda asla yayınlanmadı.

4 tane güvenlik kamerasının çektiği halde neden halen uçakmı yada füzenin çarptığı belirlenmiyor.

Çünkü, bu işin içinde İllumınati Var.

Peki tüm bunlar olurken neden Pentagon'da hiç bir güvenlik kamerası yoktu dediğim gibi 5 katmanda oluşuyordu, 5 katmandada güvenlik kamerası olması lazım değilmi ama o gün hiç bir güvenlik kamerası çalışmıyordu.

Ama büyük bir şokki Pentagon halen bugün ayakta...

İlluminati Kartı "Fluorescein"



"Kanada'nın Victoria kentinde bulunan Goldstream Nehri'nin yaklaşık 1 saatten fazla yemyeşil aktığını görenler gözlerine inanamadı. Büyüleyen görüntü görenlerin kameraları ile bu anları kaydetmelerini sağladı.Amatör bir kameranın kaydettiği görüntülerle ilgili olarak yetkililerce yapılan açıklamada nehrin renginin değişmesine "Fluorescein" adlı bir kimyasalın neden olduğu açıklandı."

Kaynak: Milliyet

Bu haber bana Yeni Dünya Düzeni oyununun birinci resimdeki kartını hatırlattı. Yorum sizlerin!

1999 Gölcük Depremi ve HAARP



1999 Gölcük Depremi ve HAARP

Amerika ve İsrail ülkesinde gelecekte gerçekleşebilecek depremlerin etkisi azaltmak için bir proje başlatmıştı. Tabi ki yine HAARP iş başında. Geliştirilen bu projenin denenmesi lazımdı. HAARP dünya üzerinde bir çok deprem kuşağı bulunan ülkelere(Özellikle Japonya ve Türkiye) sismik ağ şebekeleri kurularak bölgedeki tektonik veriler kontrol edildi.Yüzlerce bilim adamı araştırma yapma bursu verildi.

Gün geldi bu proje Türkiye'nin üstünde denenmek istendi.Neden Japonya değil de Türkiye diyecek olursanız , Türk toplumunun Japon toplumuna göre okuma-yazma oranı , cahillik oranı daha fazladır diyebilirim.İtiraz edeceğinizide sanmıyorum. O yıllarda zaten Türkiye borç batağındaydı. Yakında İzmir-Gölcük'te bir deprem bekleniyordu. Projenin uygulanması için uygun bir yerdi. Projenin İsrail kolu,gerekli teçhizatları denizaltıları ile Gölcük Üssüne yeraltı korunaklarına kurdu. Türk makamları bu olayı İsrail ile yürütülen bir askeri tatbikat sanıyordu.

Aslında dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay başkanı bu olayı biliyordu fakat İsrail ve Amerika için Türkiye'yi ikna etmek çokta zor olmadı. Olası bir İstanbul merkezli depremde yüz milyar doları aşan maddi kayıp , 100.000 den fazla kişinin ölümü ve Türkiye'nin bu olaylar sonucu en az 20-30 yıl geri gideceği öne sürüldü. Zaten proje başarılı olursa kimse bir şey fark etmeyecekti.Bu amaçla Gece Şahini Tatbikatı(Operation Night Hawk) saat 3:00 da düğmeye basılacaktı. O an devasa araçlar çalışarak 1-2 dakika içinde oluşturdukları muazzam enerji ile Marmara'nın altındaki tektonik tabakayı kırıp aylardır oluşan basıncı kırıp atacaklardı. Eğer işe yararsa Amerika ve İsrail bu projeyi kendi yararlarına kullanacaktı. Fakat hiç bir şey beklenen gibi olmadı. İstenen patlamanın 10.000 katı çapında büyük bir deprem yaşandı.İsrail askeri Q planına geçerek tüm haberleşme ve elektrik hatlarını felç etti, ve kaçtılar.Amerika başkanı Clinton ve İsrail başkanı Barak ile 4 dakika içinde irtibat kuruldu.Amerika ve İsrail'den savaş uçakları ile yardım geldi.

DEPREM İSTATİSTİĞİ
17 Ağustos depremi, tüm Marmara Bölgesi'nde, Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedildi. Resmi raporlara göre, 17.480 ölüm, 23.781 yaralı oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285.211 konut, 42.902 işyeri hasar gördü. [4] Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı olmuştur. Ayrıca 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişiyi evsiz bırakmıştır.

İnsanlığın Sonu RFID CHIP


İnsanlığın sonu RFID CHIP hepimizin bildiği üzere gelecek nesillere belki bundan 50 yıl sonra her İnsanoğluna birer çip takılacaktır.Bildiğimiz üzere Aron Russo itiraflarında buna değinişti zaten. Hani Amerikalı, Rockefeller ailesine yakınlığıyla bilinen, ünlü yahudi yönetmen olan Russo. Hani tüm bunları itiraf ettikten 6 yıl sonra güya kanserden ölen Russo. Öyle şeyler söylemişti ki akla zarar, değil tabi, bldiğimiz şeyleri ispatlamıştı, sağolsun. İnsanlara çip takacaklarını ve kontrol altında tutacaklarını söylemişti. Bu konuya değinmedim daha ama kısaca burada bir değineyim.

Başta düşünüldüğünde suç ve suç oranları bakımından mükemmel bir uygulama gibi gelebilir. Suça meyli olmayan bizim gibi insanların gocunacak bir şeyleri olmadığından çipe de ters bakmak anlamsız geliyor denilebilir.

Lakin işin iç yüzü farklı.

Şu an kimliklere çip takılması demek, her zaman yanımızda taşımak zorunda olduğumuz kimliklerle, ne yaptığımız ne yediğimiz,içtiğimiz, nereye gittiğimiz, nelerden hoşlandığımız,en çok neye harcadığımız tek bilgi bankasında toplanacak.

Yani bizi gibi suça meyli olmayan insanlar da o kategoriye dahil edilerek,bütün özel hayatlarını kontrol altına alabilecekler. Modern kölelik dedikleri tamamen bu.

Bu işin birinci kısmı.

Tabi bir de ikinci kısmı var. Amerikalı, Rockefeller ailesine yakınlığıyla bilinen yahudi yönetmen Aron Russo'nunda dediği gibi asıl amaç insanların vücutlarına çip takmak.

Böylelikle her insan bir navigasyon cihazına dönüşecek. Ayaklı hafiye olacaksın. Kendini fişleteceksin çipinle. Çipe dizip çipecekler hepimizi.

Vücudumuzda ki çip yardımıyla kan akışımızdan, hormon salgılarımıza, göz bebeklerimizin büyüklüğünden, topuk dikenimize kadar her şeyi kontrol altına alabileceker. Kendi irademizle aldığımızı sandığımız kararlar aslında vücudumuzda ki çipin beynimize gönderdiği sinyaller olacak. Bizlere ikna yoluyla yaptırılamayanlar, bu küçük alet yardımıyla yaptırılabilecek. Hepimiz uzaktan kumandalı bir robota dönüşeceğiz.

Sistem de bizi ''Azınlık Raporu'' filminde olduğu gibi belki de yapmadığımız bir eylemimiz dolayısıyla potansiyel suçlu ilan edebilecek.

Tabi böyle bir teknolojiyi çok insan vücudunda istemez. Öncelikle insanın insanlığı elinden alıyor.

O halde insanlara nasıl takılacak bu cihaz:
Kendi istekleriyle.

Şu an da tüm dünyada ki insanları korku politikasıyla yönettikleri gibi bunlarıda korku salarak takacaklar insanlara. Biz sizi ancak bunlarla koruyabilir, başınıza bir şey geldiğini anlayabilir ve müdahale edebiliriz denilecek. Bu korkuyla yaşayan çok insan da ''güvenlikleri'' gerekçesiyle bu cihazın takılmasını kabul edecek.Hepimizin beyinlerini silip yeni bir dünya yaratacaklar, bizim olmadığımız kişiler yapacaklar, her insan korku dolu için yaşıyacaklar.

Bu ''RFID CHIP'' bilekle elimiz aramızda bir damarın üstüne yerleştirelecek ve ''Dijital Şeytan'' yönetmiyle bizi yönetecekler.Hindistandaki Masonlar 'CHIP topluluklarımız için mevcut en kapsamlı çocuk tanımlama programıdır. CHIP kaygılı anne babaların yetkililerin çocukları tespit ve kayıp kurtarmak, kayıp veya istismar yardım bilgileri hızlı ve basit bir paket sağlayarak çocuklarının güvenliği teşvik etmek için yardımcı olur diyimiyle kandırarak bu CHIP leri takacaktırlar.Bu CHIP insanlardan tutunda tüm canlı tüm varlıklara takılıp ''Yeni Dünya Düzeni'' gerçekleştirelecektir.

Şuan bu CHIP ABD Gıda ve İlaç İdaresi cihazları yapan bir Florida şirkete göre, tıbbi amaçlar için izleme cihazları ile insanlarda enjekte uygulaması onayladı denilebiliyor ve sadece Sağlık Bakanlığı onayı gerekiyor oda çok zor birşey değil.

Buna göre önlemlerimizi almalıyız ve hayatı akışına bırakmamalıyız.

1 Amerikan Doları'nın Sırrı


Michael Sikkofield'in son makalesinden bir kesit, okumanız tavsiye edilir.


Şimdi öncelikle size bir şey anlatmam gerek. Psikolojik rahatsızlıkların çoğu (belki de hepsi) tüm insanlarda bir miktar vardır. Obsesyon, şizofreni hatta otizm bile... Bunların "psikolojik hastalık" adı alması ancak kişide hayatını etkileyecek düzeyde fazla bulunması durumunda gerçekleşir.

Çizgi filmlerde veya filmlerde sembollerin kullanılması insanlar tarafından "Tamam masonik veya luciferian semboller var da ne olacak şimdi? Çocuğum hipnotize mi olacak? Tuhaf bir sembol nasıl etkileyebilir bir çocuğu?" tepkisi alıyor. Bu gayet mantıklı bir tepki aslında, fakat bu mesele o kadar da basit değil.

Şöyle ki, 15 yaşında otizm hastası bir çocuğu bulunan bir okuyucudan mail aldım geçenlerde ve o da aynı şekilde tüm insanların aslında biraz otistik olduğunu söylemişti. Ardından bana verdiği örneği duyunca "oha" dedim. Bana verdiği örnek şuydu: Eğer çocuğu bir kriz geçiriyorsa, onu sakinleştirmek için alışık olduğu, tanıdığı bir objeyi ona gösteriyordu.

Bunu okuyunca beynimde flaşlar patladı. Zira ben de birkaç yıl evvel ABD'de kaldığımda, ilk günlerde McDonalds veya Burger King gördüğümde rahatlamıştım. Çünkü "tanıdığım" ve "alışık olduğum" bir marka görmüştüm yabancı bir şehirde. Kendimi daha iyi hissetmiştim.

Şimdi bilirsiniz ki piramit ve göz sembolü 1 Amerikan Doları'nda bulunur. Peki neden 1 Amerikan doları?

Şöyle ki, ABD'de kimi fast-food restoranlarında duvara asılmış şöyle bir yazı görürsünüz: "20 dolardan büyük nakit paralar kabul edilmez".

Eğer bir taksiciye 100 dolar uzatırsanız, size muhtemelen "bu ne amına koduğumun çocuğu?" bakışı atar ve parayı size geri uzatır.

Bu elbette tüm dünyada böyledir, fakat ABD'de daha da fazladır. ABD'de nakit parayla yapılan alışverişin tutarı eğer çok büyük değilse ve nakit parayla ödeme yapacaksanız, ödemeyi ufak paralarla yapmak zorundasınızdır. ABD'de en çok kullanılan para birimi özellikle 1 dolardır.

İşte piramit ve göz sembolünün 1 dolarda bulunmasının nedenlerinden birisi de budur.

Paranın arka yüzünde piramit ve göz sembolü, onun hemen yanında da "IN GOD WE TRUST" (Tanrı'ya güveniriz) mottosu yer alır. Bu motto ve sembolün, ABD'de en çok kullanılan paranın üzerinde yer almasının sebebi; "Tanrı'nız biziz. Efendiniz biziz." mesajı vermek ve insanlara sürekli olarak izlendikleri, aykırı bir davranış yapmamaları gerektiği fikrini dayatmaktır. (Tabi paraya tanrısal bir anlam yüklemek amacı da vardır)

3OH!3 Adlı Grubun Simgeleri ve Afişleri.


25 Şubat 2013 Pazartesi

İlluminati Kartları (Illuminati Card Game)


Önce biraz ön bilgi vermek istiyorum. 1995 yılında Illuminati, paravan bir şirket vasıtasıyla “Illuminati Card Game” isimli bir oyun setini piyasaya sürdü. Bu kartların üzerinde çeşitli çizimler ve altında o çizimlerle ilgili bilgiler yer almakta. Bu çizimlerde, illuminati’nin dünyayı yönetmekte kullandığı yöntemler ve gelecekte yapacağı bazı işler yer almaktadır. Illuminati bu tarz bilgileri neden deşifre etti derseniz, benim teorim şöyle: Illuminati kendini tamamen gizlese, kimse dünyanın onlar tarafından yönetildiğinin farkına varmazdı. Bu aslında onlar için iyi bir şey gibi görünebilir ama o zaman yapacağı işler sıkıcı olur. Onların isteği insanların kendilerini yavaş yavaş tanıması, zaman içinde herkesin kabul etmesi. O yüzden bu kart oyununu kendilerini insanlara bir nebze olsun hissettirmek için piyasaya sürdüler.
Oyunun elemanlarına bir göz atalım (yazının içindeki bütün resimler küçük boyutludur. büyük hallerini görmek için üzerlerine tıklayın)
    
Şimdi oyun kartlarını ve onların ne anlama geldiklerini ele alacağım. Kartları iki başlığa ayırdım: Gerçekleşen olaylar ve Gelecekte gerçekleşecek olaylar. Gerçekleşen olaylar ile başlayalım

Gerçekleşen Olaylar

İkiz Kulelerin ve Pentagon’un Vurulması
*En bariz örnekle başlayalım: İkiz kulelerin vurulması! Kartın başlığı “Terörist Saldırısı” ve üzerinde yazan şu: Bu kartı kontrolünüz altında bulunan bir şiddet grubuna +10 güç ya da +10 direnç vermek için kullanın. Günümüzde artık ikiz kulelerin bizzat ABD tarafından yıkıldığı bilinmekte. Bunu da müslüman terörist gruplarını güçlü göstererek, ortadoğuyu işgal etmenin altyapısını hazırlamak için yapmıştır. Tıpkı kartta bahsettiği gibi.
Endonezya Tsunami Felaketi
Endonezya’da 2010 yılında 7.7 depreme bağlı olarak dev bir tsunami oluştu. Şehir sular altında kaldı yüzlerce insan hayatını kaybetti. Önceki yazıda ABD’nin HAARP silahı ile yapay depremler oluşturabildiğini yazmıştım. Bu felaket de onun eseri. Kartın üzerinde: Felaket. Bu kart bir kıyı bölgesini hemen yok etmek için kullanılıryazmakta.
Japonya Depremi
Sıra geldi HAARP silahının başka bir marifetine. Japonya 2011 senesinde büyük bir deprem felaketi yaşadı. Ekonomisi büyük zarar gördü. Japonya’nın teknoloji konusunda Amerika’nın en büyük rakibi olduğunu düşünürsek, bu depremin Amerika tarafından oluşturulmasına şaşmamak lazım. Ayrıca deprem felaketinden sonra bir de nükleer kaza yaşanacaktı ama Amerika bu konuda başarısız oldu. Kartın üzerinde: Birleşik felaket, bu kartı aynı yerde peşpeşe iki felaket oluşturmak için kullanabilirsiniz yazmakta. Çizimdeki insanların çekik gözlü olduklarına dikkat edin. Ayrıca yıkılan saat kulesi de tokyo wako saat kulesidir. Saat kulesinde saat 11 ve 3′ü gösteriyor. Depremin olduğu tarih 11/03/2011
  
Barack Obama’nın Seçilmesi
Bu kartta da ABD başkanı Barack Obama’yı çok net bir şekilde görüyoruz. Zaten önceki yazıda belirtmiştim,bütün ABD başkanları skull&bones tarikatında yetişmekte, yani 10-15 yıl sonra kimin başkan olacağı önceden belli.
 
Ekonomik Kriz
Ekonomi bilgim çok iyi değildir ama finans mezunu abime ve internette araştırdığım kaynaklara dayanarak söyleyebilirimki, 2010 yılında dünyayı sarsan krizi bizzat Amerika çıkartmıştır. Kendisi de biraz zarar görse de Rusya ve Çin gibi dünya çapındaki güçlü rakiplerine çok ciddi hasarlar vermiştir (zaten Amerika’nın politikası genelde bu. Düşmanlarını alt etmek için biraz zarara katlanıyorlar) . Kartlarda bu olayı “Market Manipulation (Pazar Manipülasyonu)” ve “Currency Speculation (Para Birimi Spekülasyonu)” şeklinde görmekteyiz.
Ortadoğu İsyanları
Ortadoğu’yu kasıp kavuran isyan ateşinin dış güçler tarafından kontrol edildiğini artık herkes görebiliyordur. Aşağıdaki kartlarda da bunu görmekteyiz, bir dikdatörün büyük resmi var, sokaklar yanmakta, evler klasik ilkel arap evi. Kartta yazan da şu: Bu kartı bir ülkeyi kontrol altında tutmak ya da işgal etmek için kullanın. İkinci kartta da askerin isyancılara saldırışını görüyoruz. Bugün libya ve diğer arap ülkelerinde olan olayın aynısı.

 Gelecek Seneryoları

Bu başlıkta da illuminati kartlarında yer alan henüz gerçekleşmemiş olayları irdeleyeceğim. Gerçekleşip gerçekleşmeyeceği tabi ki kesin değil ancak önceki olaylara bakınca gerçekleşmeleri muhtemeldir.
Sahte Uzaylı İstilası ve Empire State Binasının Çöküşü
Önceki yazıda Amerika’nın dünyayı tamamen kontrol altına alması için atacağı son adımın kendi tasarladığı ufolarla sahte uzaylı istilası gerçekleştirmek olduğunu yazmıştım. Hatta tarih olarak da büyük ihtimalle 2012 olabilir demiştim. Bu kartların ilkinde uzaylılar tarafından kaçırma vakası görüyoruz. İkincisinde de “Foreign Aid (Yabancı Bağış)” isimli bir kart var. Bu da uzayda bulunacak bir kaynak olabilir. Esas önemli olan 3. kart. Ufolar açık bir şekilde empire state binasına saldırmakta. 95 yılında bu kartları alıp inceleyen biri nasıl 11 eylül 2001 sabahı şok geçirdiyse biz de bir sabah uyandığımızda empire state binasının çöküşünü gördüğümüzde şok geçireceğiz. Bekle ve gör!
   
Ölülerin Dirilişi
Bu aslında çok fantazi bir şey değil. Önceki yazıda bu konuyla ilgili teorimi paylaşmıştım. Bir bilim dergisinde okuduğuma göre ölü bedenlere adrenalin ve bazı hormonlar enjekte edildiğinde ölünün kasları bir süre istemsiz bir biçimde tepki verebiliyor. Zamanla tıbbın gelişmesiyle ölüleri hareket ettiren bir serum üretilecek. İkinci kartta gördüğümüz gibi bu seruma “Ölümsüzlük Serumu” adı vermişler
Julian Assange’ın Öldürülmesi
Julian Assange Wikileaks’in kurucusudur. Amerika’nın ve diğer devletlerin gizli bilgilerini açığa çıkararak Amerika’ya verdiği zararları herkes biliyor. Assange şuan “prezervatifsiz seks” suçuyla ev hapsinde tutulmakta (çok kötü bir komploya gitti) . Ancak hala işleri kontrol edebilmekte. Yani temizlenmesi gerekiyor. İleriki zamanlarda Assange’ın öldürüldüğü haberini duyabiliriz. “İkinci Kurşun” isimli karttaki adam kesinlik Assange’a inanılmaz benzemekte, Obama gibi.
Cyborg Askerler
Cyborg askerlerden kasıt merhamet duygusu olmayan, güçlü, ölüm makinası askerlerdir. Bunlar robot olabileceği gibi genetiğiyle oynanmış insanlar da olabilir.
İnsan Klonlama
Bugün bile insan klonlamanın mümkün olduğu söyleniyor. İleriki tarihlerde ordu kurmak ya da başka amaçlar için insan klonlanmaya başlanabilir.
Akıl Kontrol Edici Uydu
Bu olay ilk başta çok fantazi gibi gözükse de bana göre zor değil. Bugün biliniyorki beyinde herşey elektrik dalgalarının hareketleriyle oluşuyor. Uydudan çeşitli frekanslarda dalgalar verilerek bu elektrik akımlarında sapmalar yapılabilir. Böylece insanların fikirleriyle oynanabilir.
İnsan Eti Yiyen Bakteri
İlaç sektörüne can vermek için labaratuvar ortamında üretilmiş insan eti yiyen bir bakterinin geleceği söylenmekte
 Meteor Saldırısı
Kartın üzerinde: Bu kartı bir ülkeyi hızlı yoldan yoketmek için kullanın yazmaktadır. İleriki yıllarda Amerika’nın rakibi olan bir ülkenin meteor felaketiyle yerle bir olduğunu görebiliriz.
Gizli Şehir
Kartın üzerinde: Bu kartı illuminati ve küresel gücünüzü artırmak için kullanın yazmakta. İlluminati yeni tarihi bir şehir bulmuş gibi yaparak uzaylıları ya da onun gibi kendi ürettikleri fikirleri insanlara empoze etmeye çalışabilir.
Enerji Krizi
İleride Amerika sahte bir enerji kriziyle dünya ekonomisine büyük bir darbe vurabilir. Kendi de biraz etkilenecektir ama demiştim Amerika’nın yöntemi bu
Ay Üssü
Bu kartta da ayda kurulacak bir üsden bahsetmekte. Böylece HAARP silahının etkinliği artırılabilir.
Üçüncü Dünya Savaşı
Yorumsuz…

Artık görmekteyiz ki dünya gizli bir liderin emrinde (deccal) çalışan bir grup (illuminati) tarafından yönetilmekte. Bu elbette bizim kaderimiz değil. Herşeyi değiştirebiliriz.

İlk yazımla ilgili çok güzel geri dönüşler aldım. Fikirleriniz, söylemek istedikleriniz varsa lütfen bana e-mail yoluyla ya da yazının altına yorum yazarak belirtiniz. Bunlar benim için çok önemli.

Deccal, Illuminati ve Yeni Dünya Düzeni


Deccal, Illuminati ve Yeni Dünya Düzeni

Giriş

Son yıllarda popüler kültür bize pek çok  geyik malzemesi verdi. Bunlardan biri de: Illuminati . Melekler ve Şeytanlar filmini izleyen, internette bir kaç yazı okuyan herkes “abi adamlar dünyayı yönetiyo” tarzı muhabbetler yapmakta. Bu muhabbetlere itirazım yok. Aksine, bu yazıdaki amacım bu konuyu detaylıca ele alıp insanlara daha fazla bilgi sunmak, daha fazla düşündürmek.
Başlıktan da anlaşılacağı gibi bu yazı Deccal ve Illuminati bağlantısının oluşturmak istediği Yeni Dünya Düzeni (New World Order) üzerine olacak. Öncelikle şunu size belirtmek istiyorum. Bu yazıyı, yaklaşık 3-4 senelik bir teori filizinin, meyvelerini vermeye başlamasıyla yazmaya karar verdim. Kendi kafamdaki düşünceleri ve yabancı kaynaklarda bu konuyla ilgili olan teorileri harmanlayarak bu yazıyı ortaya çıkardım. Bu yazı 10 dakikada okunup, sindirilecek bir yazı değil. Sizden istediğim şu; yazıya geniş bir vakit ayırın , gerektiği yerlerde durup düşünün. Yazının aralarında size bazı video linkleri vereceğim. Onları da mutlaka izleyin.
Amacım size bu konuda gerekli temel bilgileri vermek ve düşünmenizi sağlamak. O yüzden bazı şeylere çok detaylı yer vermedim. Çünkü insan kendisinin arayıp bulduğu bilgiye daha çok sahip çıkar, daha çok hatırlar.
Yazının içeriği dini olsa da, dinle ilgilenmeyen insanların da okumasını öneririm. Günümüz dünyasıyla alakalı ilginizi çekecek detayların olacağına eminim.
Şimdi biraz yazının planından bahsedeyim. Şuan okuduğunuz bölüm giriş bölümü. Yazı hakkında biraz genel bilgi verdim. Bundan sonraki bölümde konuyla ilgili tanım ve tasvirlere yer vereceğim. Daha sonra deccal’in tarih içindeki rolünü ele alıp çözüm önerileriyle yazıyı bitireceğim. Yazının içindeki resimler küçük haldedir. Üzerlerine tıklayarak büyük hallerini görebilirsiniz. Başlayalım!

Tanımlar

Bu bölümde, yazıda değineceğim kavramların tanımlarını ve açıklamalarına yer vereceğim. Öncelikle şeytan kavramını tanımlayarak başlayalım.

Şeytan ve Yardımcıları

Şeytan’ın Allah tarafından cennetten kovulma hikayesine tanımları yaptıktan sonra yer vereceğim. Ama bu konuyla ilgili yanlış bilinen bir noktayı düzeltmek istiyorum. Şeytan, sanılanın aksine tek bir varlık değil; kendi içinde hiyerarşi barındıran bir gruptur. Lideri ve o liderin yardımcıları vardır. Onların altında, her insanı kötü yola sevketmek için başka şeytanlar vardır. Bunları şöyle gösterebiliriz:
1) İblis (Lucifer): Şeytanların lideridir. Allah tarafından kovulduktan sonra kendini, insanları Tanrı’nın yolundan saptırmak ve dünyaya fitne getirmeye adamıştır. Ahir zamanda dünyaya Deccal olarak, insan suretinde ineceği belirtilir.
2) Şeytan (Satan): İblis’in yardımcısıdır. İblis, diğer şeytanlar, kötü cinler ve kötü insanlar arasındaki haberleşmeyi sağlar.
3) Diğer Şeytanlar (Devil): İnsanları kötü yola saptırmakla görevlidirler.
4) Kötü Cinler ve İnsanlar (Demon): Tanrı’yı terkedip iblise itaat eden kısımdır.
Şeytan’ın hiyerarşisini böyle tanımladık. Bir de şeytanın Tanrı’nın huzurundan kovulma hikayesine değinelim (Isra Suresi):
61- Hani meleklere Adem için saygı ile eğilin” demiştik, onlar da saygı ile eğilmişlerdi. Yalnız İblis saygı ile eğilmemiş, “Hiç ben, çamur halinde yarattığın kimse için saygı ile eğilir miyim?” demişti.
62- Yine demişti ki: “Benden üstün tuttuğun kişi bu mu, söyler misin? And olsun eğer bana kıyamete kadar vakit verirsen, onun soyunu, pek azı hariç, azdırarak kontrolüm altına alacağım.”
63- Allah şöyle dedi: “Çekil, git”. Onlardan kim sana uyarsa kuşkusuz cehennem tam bir karşılık olarak hepinizin cezası olacaktır.”
64- “(Haydi) onlardan gücünün yettiğinin ayağını çağrınla kaydır. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaatlerde bulun.” Hâlbuki şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vaat etmez.
65- “Şüphesiz, (gerçek) kullarım üzerinde senin hiç bir hâkimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter!”
Bu olaydan sonra iblis Tanrı’ya olan inadı ve kibiri yüzünden tüm insanlığı doğru yoldan çıkarma, kendi kontrolü altına almayı hedeflemiştir. Şeytan’nın temel presipleri şöyledir:
-Şeytan’a göre, Tanrı’ya gerçekten vefalı, sadık tek bir kişi bile yoktur. Sadık olan kişiler yalnızca kendileri için iyi şartlar sürdüğünde sadık kalmaya devam ederler. Eğer bu sadık insanların başlarına çeşitli sıkıntılar gelecek olursa, bu kişiler Tanrı’ya bağlı olmaktan vazgeçeceklerdir
-Şeytan’ın insanlara da vaadi şudur: “Allah size herşeyi kısıtlamakta şartlar koşmaktadır, ben size herşeyi, ahlaki değerler olmadan özgürce yaşama hakkı veriyorum”

Deccal

Deccal (antichrist) ahir zamanda dünyaya inecek olup, insanlığı Tanrı’nın yolundan saptırarak bütün dünyaya savaş, açlık ve sapkınlık yayacak olan kişidir. Yukarıda belirttiğim gibi deccal aslında iblisin insan şeklidir. Hz.Nuh’tan Hz.Muhammed’e kadar bütün peygamberler kavimlerini Deccal tehlikesine karşı uyarmıştır. 3 semavi dine göre de deccal’in hikayesi aynıdır. Yeryüzünde büyük bir fitne çıkaracak, insanları Tanrı’nın yolundan saptırıp kendine hizmet ettirecek, daha sonra Mehdi ile Mesih (Hz.İsa) deccali bulup bizzat öldüreceklerdir. Şimdi deccalin özelliklerini hadislere bakarak yakından inceleyelim:
“Hz. Adem’in yaratılışından itibaren Kıyamete kadar geçen süre içerisinde Deccalden daha büyük bir fitne yoktur”
“Hiçbir peygamber gönderilmemiştir ki, ümmetini tek gözü kör, çok yalancı Deccal ile korkutmuş olmasın. Haberiniz olsun! Onun tek gözü kördür. Yüce Rabbiniz ise kör değildir. Onun iki gözü arasında Kâfir yazılmış olacaktır.”
Ayrıca bu hadis illuminatinin simgesinin neden tek göz olduğunu açıklıyor o meseleyi bir sonraki başlıkta inceleyeceğiz.
“İsa, deccali öldürdükten sonra iki kişi arasında düşmanlık kalmaz
Bu hadis de bize deccalin ölümünden sonraki dünyayı tanıtıyor. Bu konuya da sonraki başlıklarda değineceğiz. Ayrıca Deccalin yağmur yağdırma gücünün olduğu rivayet edilir. Hatta o yüzden modern illuminati’de deccalin lakabı “rain man”dir.

Illuminati

Deccal’in dünyayı kontrol altında tutmak için 1776 yılında kurduğu gizli örgüttür. Esasen deccalin dünyadaki beyin takımı diyebiliriz. Üyelerine “mason” ismi verilir.

Simge ve Ritüeller

Illuminati logo olarak üçgen içinde tek göz (deccalin tek gözlü olmasıyla ilgili) , piramit, pergel ve cetvel kullanır.

3. resimde dikkatimizi çeken başka bir nokta da damalı yüzeydir. Masonik ayinlerin genelinde damalı yüzey bulunmaktadır. Masonların inanışına göre damalı yüzey cinlerin ve şeytanların başka boyutlardan dünyaya gelmesi için bir kapı görevi görmektedir. Damalı yüzey üstünde kan akıtarak ya da başka şekillerde bu işi gerçekleştirirler.
Bu ayinlerde bulunmuş birinin ropörtajı: http://www.youtube.com/watch?v=huQHiTMRu5k
Bunun yanısıra “Devil Horn” yani şeytan boynuzu denilen el işareti de illuminatinin simgelerindendir. Bu işarete “rockçıların işareti şeytanla ilgisi yok” şeklinde itiraz edebilirsiniz. Evet genelde rockçılar anlamını bilmeden kullanır, ben de eskiden kullanırdım. Ama bu işaretin anlamı müzikle sınırlı değildir.

Tarihsel Süreç

Yukarıdaki kısımlarda belirttiğim gibi iblisin amacı, bütün insanlığı kendi kontrolü altına almak. Bunu başarabilmek için çeşitli ihtiyaçları var:
1) Çok büyük bir ekonomik güç
2)Kısa sürede çok sayıda insanı etkileyebilecek bir iletişim ağı
Ekonomik güç dünyaya hükmetmek için olmazsa olmazdır. Hem elinde, aklından geçenleri gerçekleştirebileceğin sınırsız gücün olur; hem de insanlar, hayatta kalmak için sana hizmet etmeye mecbur kalırlar. İkinci olarak da ekonomi gücünü kullanarak köleleştirdiğin insanlara kendi fikirlerini aşılaman gerekir. Tek tek bütün insanlara bu işlemi uygulamak zor olduğu için hepsini aynı anda etkileyebileceğin bir sistem geliştirmen gerekir. O yüzden deccalin tarih boyunca hükmettiği ülkeler, teknoloji olarak dönemin en gelişmiş ülkelerindendir. Şimdi tarih boyunca deccalin hükmettiği devletlere göz atıp, bugünki duruma değineceğiz.

Antik Mısır Uygarlığı

Bilim kurgu hikayelerine en çok konu olmuş uygarlık tartışmasız mısır uygarlığıdır. Çözülemeyen piramit sırları, hiyeroglifler, tanrılar, lanetler … pek çok ilginç konu mevcut. Mısır devleti M.Ö. 3050 yılları civarında  Kuzeydoğu Afrika’da Nil Nehri’nin denize ulaştığı bölgede kurulmuştur. İblisin yani deccalin birebir etki ederek hükmettiği ilk devlettir. Deccal satanist ritüel ve simgeleri ilk kez bu ülkede ortaya koydu. Peki bunu nereden anlıyoruz? Bu soruyu cevaplamak için mısır devletine kabaca bir göz atalım
*Mısır uygarlığı fivarunlar tarafından yönetilirdi. Her firavun tanrı olarak görülürdü
-Yazının başlarında bahsettiğim şeytanın, insanlara aşılamaya çalıştığı din anlayışını, ilk defa burada görüyoruz: Tanrıya ihtiyacın yok, sen zaten kendinin tanrısısın. Ayrıca soldaki resimde görebileceğiniz gibi firavunlar başlarına 2 yana sarkan bir şapka takmaktadır. Bu da iblisin boynuzlarını simgelemektedir.
*Mısır uygarlığında çok tanrılı din hakimdi. Ateş tanrısı, su tanrısı, toprak tanrısı vs. gibi tanrılar bulunurdu. Her tanrı hiyerogliflerle resmedilirdi. Genelde bu tanrılar çeşitli hayvan figürleriyle gösterilirdi.
-bugün artık bildiğimiz satanizmin simgelerinden olan korkunç suratların, motiflerin temelleri o zamanlardan atılmış

*Piramitler bütün gizemini bugün bile korumaktadır. Burada uzun uzun anlatmaktansa şuradaki linkten bütün gizemlerini okuyabilirsiniz.
-Hani sürekli bir soru vardır. Piramitlerin yapıldığı taşlar kilometrelerce uzaklıktan  nasıl getirildi, nasıl öyle mükemmel tasarlandı, yoksa uzaylılar mı yaptı vs. Tanımlar başlığında şeytanın yardımcıları kısmında kötü cinlerden bahsetmiştik. İki boyut arasında gidip gelebiliyorlardı. O günki şartlarda normal insanların o taşları taşıması imkansızdır. Zaten o yüzden mısır uygarlığı bugün, gizemli bir uygarlık olarak görülüyor. Deccal teknoloji konusunda bu cinlerden yardım almıştır. Hatta bazı kaynaklarda mısırlıların elektrik enerjisini kullandıkları çok yerinde kanıtlarla savunulmaktadır. Bu tür, çağının çok çok ötesindeki teknolojik imkanlar ancak insan dışı varlıkların yardımıyla gerçekleşebilmiştir.
-Piramit, tek göz, put şeklinde figürler ve satanist ritüeller yine ilk defa bu dönemde deccalin simgesi haline gelmiştir. Deccal neden mimarisinde piramit şeklini seçmiştir şu an bilemiyoruz. Fakat araştırdığım yabancı kaynaklarda bu konuyla ilgili bir teori görmüştüm. Bu teoriye göre yapılan binalar, insanların enerjilerini etkilemektedir. Kubbe, sekizgen gibi yapılar pozitif enerji yayarken, piramit şeklindeki yapılar negatif enerji alanı yaratmakta. O yüzden deccal piramitler yaptırmakta ve uzun binaların uç kısmını piramitleştirmektedir. Doğruluğu tartışılır bi teori ama paylaşmak istedim.
  
Antik Mısır Uygarlığını tekrar kısaca özetlersek; deccalin etki ettiği, yönettiği ilk devlettir. Satanist simge ve ritüelleri ilk defa bu ülkede dünyaya tanıtmıştır.

Britanya İmparatorluğu (İngiltere)

Gelelim tarihin ilk ve en büyük emperyalist güçlerinden olan İngiltere’ye. Yukarıdaki kısımlarda bahsettiğim gibi deccalin amacını yerine getirebilmesi için ekonomik güce ve geniş bir iletişim ağına ihtiyacı vardır. İngiltere o yüzden ülke politikası olarak sömürgeciliği ve emperyalizmi esas almıştır.
*İngiltere 1600′lerden beri Batı Avrupa’nın en güçlü devleti konumundadır.
*Ele geçirdiği ülkelerin yer altı kaynaklarını ve iş gücünü kullanarak kendine geniş bir ekonomik güç sağlamıştır. Ayrıca ingiliz dilini ve kültürünü de fethettiği bütün ülkelere empoze eden ingiltere, dünyadaki kültür yozlaşmasının temelini de ilk kez bu tarihlerde atmıştır.
*Defalarca bahsettiğim gibi deccal geniş kitlelere ulaşmak için her hükmettiği devlette, teknolojiyi sonuna kadar ilerletmeye çalışmıştır. 1763 yılında buharla çalışan çarklı makinaların icadıyla “Sanayi Devrimi” İngiltere’de başlamıştır. Sanayi devrimi, günümüz teknolojisinin miladıdır. Buharlı makineler, trenler, film sektörü vs. gelişmeler sanayi devriminin etkisiyle gerçekleşmiştir. Ayrıca dünyanın yeni ekonomik sistemi olan kapitalizmin temelleri atılmıştır.

İngiliz Devletindeki Illuminati Simgeleri

Deccal nasıl ki mısır devletinde simgelerini, ritüellerini ortaya koyduysa, daha sonra hükmedeceği devletlerde de o adeti sürdürdü. Bu konuda ilk değineceğim nokta İngiliz Kraliyet Arması. Aşağıdaki ayetler İncil’deki Vahiy 13 suresinden alınmıştır. Hz.İsa gördüğü şeytanı tasvir ediyor (bu arada yanlış anlaşılmaya mahal vermeyelim.şeytan insan dahil pek çok şekle girebilir, aşağıdaki o şekillerden sadece biri)
“Sonra on boynuzlu, yedi başlı bir canavarın denizden çıktığını gördüm. Boynuzlarının üzerinde on taç vardı, başlarının üzerinde küfür niteliğinde adlar yazılıydı.”
“Gördüğüm canavar parsa benziyordu. Ayakları ayı ayağı, ağzı aslan ağzı gibiydi. Ejderha canavara kendi gücü ve tahtıyla birlikte büyük yetki verdi”
“İnsanlar canavara yetki veren ejderhaya taptılar. “Canavar gibisi var mı? Onunla kim savaşabilir?” diyerek canavara da taptılar.”
“Kutsallarla savaşıp onları yenmesine izin verildi. Canavar her oymak, her halk, her dil, her ulus üzerinde yetkili kılındı.”
“Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı 666′dır.”
Şimdi İngiliz Kraliyet Arması’na bir göz atalım (arma oynama olmaksızın birebir wikipedia’dan alındı)

Bu da İngiliz istihbarat teşkilatı olan MI5′ın logosu. Üçgen şekli, üstte tek göz, ve taç dikkatimizi çeken noktalar.
Mısır uygarlığı kısmında bahsettiğim başka bir simge daha vardı. Firavunun iki yana sarkan başlığı. Bunun şeytanın iki boynuzunu temsil ettiğini söylemiştim. Aynı simge burada da var. Hani şu ingiliz hakimlerinin ve soyluların taktığı beyaz peruk

Aztek Uygarlığı

Deccal, Brityanya Krallığı ile Avrupa ve Afrika’ya hükmederken; daha güçlü bir devletin çalışmalarını yapıyordu. Bu çalışmalar için gelişmiş insanların pek gelmediği Amerika Kıtası’nı kullanmaktaydı. 14. ve 16. yüzyıllar arasında yaşamış olan Aztek Uygarlığı ile mısırdakine benzer bir altyapı hazırlamıştı. Din anlayışı olarak mısırdaki gibi satanist-pagan bir anlayış hakimdi. “Tanrılar kurban istiyor” kalıbını eminim ki çoğunuz duymuşsunuzdur. Buradaki tanrılardan kasıt şeytandır. Çeşitli amaçlar için insanları şeytan için kurban etmişlerdi. Ayrıca mimari olarak tıpkı mısırdaki gibi piramitler ve totemler görüyoruz.
    
Deccalin aztek uygarlığını kurmasının amacı dünyaya hükmetmek değil, amerika kıtasında kurmak istediği büyük devlet için altyapı hazırlamaktı.

Amerika Birleşik Devletleri

Sonunda geldik yazının en önemli kısmına. Deccalin bu güne kadar kurduğu en güçlü devlet. Ve maalesef bu devlet sayesinde ihtiyacı olan büyük ekonomik güce ve iletişim kaynaklarına kavuşmuş durumda. Bu kısımda ABD ile ilgili temel bilgileri, illuminati işaretlerini verip çok önemli bir kısma gireceğim. Deccalin en önemli gücü, bütün dünyayı hipnoz ettiği silahlara: Hollywood, medya ve müzik endüstrisi!
*ABD 4 Temmuz 1776 yılında kurulmuştur (Dikkat ediniz Illuminati’nin kuruluşuyla aynı tarih)
*Deccal amerikanın politikasını da ingilterede olduğu gibi emperyalizm ve kapitalizm üzerine kurmuştur.
*Kapitalist sistem deccal için en ideal ekonomik sistemdir. Çünkü bu sistemde insanlar, sabahtan akşama kadar büyük şirketler tarafından köle gibi çalıştırılıp, az maaş almalarına rağmen; kendilerini özgür hissederler. Yıllarca bu şekilde çalışan insanların hayatlarında başka amaç ve hedefleri kalmaz. En büyük hobileri akşam eve geldikten sonra televizyon karşısında uyumaktır. Bu şekilde yüzbinlerce insan dev şirketler tarafından sömürülmekte ve hipnoz edilmektedir. Ama çok ilginç ki bu insanlar hallerinden memnun. Şu söz bu durumu çok iyi özetliyor “insanları kontrol altına almanın iki şekli vardır. ilk şeklinde dikenli tellerin seni çevrelediğinigörürsün.bunu değiştirmeye, kaçmaya çalışırsın.ama diğer şeklinde onları göremezsin özgür olduğunu zannedersin.o yüzden bu durumu değiştirmek için en ufak bir çaba sarfetmezsin”
*Bu ekonomik düzenin en büyük rakibi komünizmdi. Rusya’da başlayan akım, Avrupa’yı da etkisi altına almaktaydı. Genelde islam düşünürleri komünizmi çok kötü birşeymiş gibi anlatırlar. Ben buna katılmıyorum. Çok mükemmel bir sistem olmasa da deccalin sistemi olan kapitalizme karşı büyük bir güçtü. Nitekim Rusya ile Amerika arasında uzun yıllar soğuk savaş oldu. Deccal bu savaşı televizyon, medya, müzik ve fast food zincirleri ile kazandı.

Amerika’daki Illuminati Simgeleri

Deccal bütün devletlerinde yaptığı gibi amerikada da kendi simgelerini sıkça kullanmakta.
1 Dolar
 
Deccal, ilk defa kendi simgesini bu kadar cesur ve net olarak bir dolar üzerinde kullanmıştır. Bir doların arka yüzünde piramit ve tek göz bulunmaktadır. Piramidin üstünde yazan Annuit Coeptis “Tanrının destekleriyle” ya da “Tanrı başlangıcı destekler” anlamlarına gelmektedir. Buradaki tanrıdan kasıt tabiki iblistir. Amerika devletinin deccal tarafından kurulduğu buradan çok net anlaşılıyor. Paradaki ikinci slogan ise Novus Ordo Seclorum da “Yeni Dünya Düzeni” anlamına gelmektedir. Bunu da az çok anlamışsınızdır, deccalin yönettiği yeni bir dünya ifade edilmiş.
Ancak şu nokta çok ilginç. Piramit tam değil yarım bırakılmış. Bunun altındaki anlam şu. Piramit deccalin tarih boyunca dünyayı yönetme projesini temsil ediyor. Projede epey yol katedilmiş. Ancak son basamak eksik. Amerika dünyayı tamamen ele geçirince iblis, yani deccal, dünyaya maddi olarak inip yönetimi eline alacak, yani son basamak tamamlanacak.
Skull and Bones Tarikati
Skull&Bones (kafatası ve kemikler) tarikati 1832 yılında Yale Üniversitesi kampüsünde kurulmuştur. Bu tarikatın temel amacı Amerika Birleşik Devletlerine başkanlık edecek insanlar yetiştirmekti. Amerika başkanlarının çoğu bu tarikatın üyesidir (resimler aşağıda) .  Bu örgütten yetişen amerikan başkanları deccalin politikasını sürdürmekle yükümlüydü. Skull and Bones’a üye olabilmenin doğal şartları erkek olmak, beyaz olmak ve protestan bir aileden gelmekti.
Eski başkan John F. Kennedy’nin öldürülmesi de aslında bununla ilgiliydi. Kennedy Skull&Bones üyesi olmayan, katolik, ilk ABD başkanıdır. Kennedy, zencilerin Güney eyaletlerindeki üniversitelere girmelerini kolaylaştırdı. 28 Ağustos 1963′te, yaklaşık çeyrek milyon kişinin katılımıyla düzenlenen ve hak eşitliği yasasının çıkarılması istenilen Washington D.C.’deki İş ve Özgürlük Yürüyüşü’nden hemen sonra Kongre’ye okullarda, otellerde ve lokantalarda ırk ayrımcılığını ortadan kaldıran bir yasa önerdi. Yani kısacası insancıl bir başkandı. Tabi ki böyle biri deccalin işine gelmedi ve 22 Kasım 1963′de Kennedy kimliği belirsiz kişilerce düzenlenen bir suikast ile hayatına veda etti.
2. resimde George Bush’u ve John Kerry’yi tanıdınız mı?

Deccal Amerikası Bütün Dünyayı Nasıl Kontrol Altında Tutuyor

Deccal dünyayı iki şekilde kontrol altında tutmakta. Birincisi geliştirdiği silahlarla fiziksel olarak (depremler,iklim değişiklikleri vs.) İkincisi hollywood ve müzik sektörüyle manevi olarak. En kötü yanı da insanların çoğu kontrol edildiklerinden habersiz.
Illuminati Kartları ve HAARP Silahı

Bu konu aslında başlı başına bir yazı konusu. Konuyu dağıtmamak için özet geçip izlemeniz için 2 tane video linki vereceğim.
Nikola Tesla ismini aşağı yukarı herkes bilir. Tesla’nın yaptığı icatlara bakarsak, gelmiş geçmiş en zeki bilimadamıdır diyebiliriz. Ancak bilimadamı görünümlü kapitalist Edison yüzünden önü kapatılmıştır. Herneyse. Tesla iyonosfer üstünde çalışmalar yapan bir bilimadamıydı. Kablosuz elektrik aktarımı ve dünya çapında telsiz başardığı projeler arasında. Ama bundan daha önemli bir şey daha var. Tesla iyonosferden dalgalar göndererek bir deprem silahı icat etmişti. Bu silahı ilk olarak Manhattan üzerinde deneyen Tesla 4.2 şiddetinde bir depreme yol açmıştı. Daha sonra Tesla’nın ölümüyle bu silahın ne olduğu bilinmiyor.
Şimdi düşünün. Tesla 1930′lu yıllarda böyle bir silah keşfetmiş. Ölümünden sonra da bu proje Amerikan hükümeti tarafından insanlıktan gizli bir şekilde geliştirilmiştir. Sizce 1930′lu yıllarda 4.2 şiddetinde deprem yaratabilen bir silah, 2011 yılında nasıl işler başarır?
Amerika 1993 yılında, sözde iyonosferin davranışlarını incelemek için; özde deprem ve iklim değikliğine yol eçen silahı geliştirmek için HAARP (High Frequency Active Auroral Research Program) projesini başlattı. Günümüzde Amerika bu silahı deprem ve iklim değişiklikleri yaratmak için kullanmaktadır. Bu konuyu daha iyi anlamak için şu videoyu izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum: http://vimeo.com/19775777
Ayrıca HAARP silahıyla ilgili şu derleme haberi de okumanızı tavsiye ederim: http://www.odatv.com/n.php?n=deprem-yaratiyor-insan-beynini-kontrol-ediyor-vs…-2012121200

Gelecekten Gelen Edit: Illuminati kartlarıyla ilgili ayrıca bir yazı yazdım. Yazıya devam etmeden önce mutlaka okuyunuz. Okumak için tıklayınız
Dev Şirketler
Amerika’nın dünya ekonomisini nasıl elinde tuttuğunu herkes az çok biliyor. Tabiki dev şirketler ve markalar ile. Bu şirketler hem deccale büyük bir ekonomik güç sağlamakta, hem de girdiği ülkenin kültürünü bitirmekte. Bugün Coca Cola’nın, McDonalds’sın, Starbucks’ın ve Marlbora’nın girmediği ülke kalmadı neredeyse. Bu zincirlerin yol açtığı yıkımı ülkemize bakarak da anlayabiliriz. Bugün, starbucks kültürü türk kahvesini alt etmek üzere. McDonalds, KFC gibi zincirler zaten Türk mutfağını çoktan yıktı. Az gelişmiş ülkelerde neredeyse herkes sigara içmekte…
 
Illuminati simgeleri çok önemli olmasa da büyük şirketlerin içinde yer almakta (çok önemli değil dedim çünkü, bu şirketlerin yol açtığı kültürel ve ekonomik zararları göz önünde bulundurursak simgelerin hiçbir önemi yok)
     
Bu resimlerde Coca Cola’da ve Philip Morris’teki göndermeyi görememiş olabilirsiniz. Coca Cola reklamındaki adam bir gözünü şişeyle kapatarak ‘tek göz’ göndermesi yapmaktadır. Dünyanın en büyük sigara üreticisi Phlip Morris’in logosu da yukarda açıkladığım Hz.İsa’nın tarif ettiği şeytana gönderme.
Medya ve Televizyon Dizileri
Illumunatinin diğer büyük silahı da medya ve televizyon. Medya ile bütün dünyayı inandırmak istediği haberlere inandırmakta, televizyon dizileri ile de gençler,e hedeflediği hayat tarzına alıştırmaktadır.
“temel amaç televizyon ve diğer araçlarla dayatılan fikirleri kendi fikrinizmiş gibi sahiplenmemiz”
Medya, geniş kitleleri yanlış giden olaylara karşı uyuşturmak için en etkili silahtır. En etkili silahtır çünkü dünyanın en fakiri de en zengini de televizyon izler. Cnn kanalında güzel bir kadın spiker çıkar, İslami teröristler 10 sivili öldürdü der. Koskoca Cnn kanalının ve şu melek gibi kadının yalan söyleyecek hali yok ya… inanırız hemen. Biz bu şekilde güzel spikerlerle uyutulurken, illuminati dünyayı ele geçirmeye devam eder.
Medyanın bize nasıl fikir aşıladığını bir örnekle daha iyi anlayalım. Şimdi sizden şu soruyu cevaplamanızı istiyorum: Sizce uzaylılar var mı?
İnsanların çoğu bu konuda farklı şeyler düşünebilir. Ama şundan eminim ki insanların %95′i inanmasa bile kesin yoktur diyemez. Neden mi. Çünkü medya bizi yavaştan yavaştan “uzaylılar var” fikrini kafamıza yazmaya çalışıyor. Her yıl mutlaka çıkar: Bilmemnerde ufo görüldü işte video. Sonra bir de meşhur rossweld kazası var. Yine yukarıda olduğu gibi düşünürüz. Koskoca CNN yalan söyleyecek hali yok. Ama söylüyorlar…
Bir diğer silah da televizyon dizileri. Gossip Girl, How I Met Your Mother vs. liste uzayıp gider. Ama hedef hep aynı: Gençler! Amerikan yaşam tarzı sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada gençliğin içine virüs gibi yerleşmiş durumda.
Hollywood
Amerikanın başka bir başka silahı da sinemadır. Hollywood’da her yıl üretilen onlarca film ile insanları kendi tasarladıkları hayal aleminde yaşartırken, yine kendi belirledikleri fikirleri de empoze etmektedir.
Hollywood kelimesinin ne anlama geldiğine bir bakalım. Hollywood kutsal tahta demektir. Aztekli pagan rahiplerinin kullandığı bi araçtır. İnanışa göre rahipler bu araçla karşısındakini transa sokup hipnoz edebilir. Hollywood’un da yaptığı tam olarak bu. Büyük kitleleri karanlık bir ortamda, beyaz perde karşısında hipnoz etmektedir. Şunu hiç düşündünüz mü. Neden popüler kitapların filmleri çekiliyor? Buna çoğu kişi “para için olsa gerek” diye cevap verecektir. Elbet de para kazanmak da bu işin bir amacı, ancak temel amaç bu değil. Temel amaç insanları kitap okumaktan uzak tutmak. Çünkü kitap, insana hayal gücünü kullandırtır. Olayları, kişileri kendi kafasında canlandırdığı şekilde yaşar. Yani kısaca, kitap okuyan insan düşünür! Ama deccalin istediği düşünen insan değil, izleyen insandır. O yüzden bugün sinema sektörüne ayrılan para, kitap sektörüyle kıyaslanamaz durumda.
Hollywood’un bize nasıl fikir aşıladığını bir örnekle anlamaya çalışalım. Soru yine uzaylılarla ilgili. Yukarıda uzaylılar var mı diye sormuştum. Şimdi başka bir soru:
*Uzaylılar varsa sizce neye benziyorlar
*Eğer bir gün uzaylılar dünyaya saldırırsa sizce insanlığı kim koruyacak?
Bu sorulara eminim ki insanların %95′i aynı cevapları verecek. Uzaylılar yeşil, kısa boylu, aliminyum kıyafetli canlılardır. Eğer bir gün dünyaya uzaylılar saldırırsa Amerika bizi müthiş silahlarıyla koruyacaktır.
Peki bu fikirler beynimize nereden yerleşti? Hayatımızda hiç uzaylı gördük mü, ya da hiç gerçek bir uzaylı görüntülendi mi? Cevap hayır. Peki Amerika’ya bizi koruyacağı konusunda neden güveniyoruz. Amerika bütün dünyaya barış ve koruyuculuk mu sağlıyor. Hayır aksine birçok katliama yol açtı. Ee bu fikirler nerden geldi de beynimize oturdu o zaman? Cevabı size bırakıyorum.
Çizgifilmlerde de durum değişmiyor. Çocukların bilinçaltına gizlice ektiği fikir tohumları yıllar sonra bile, o insanı yönetmeye yetmekte. Aileler çocukların izlediği çizgifilmlere çok dikkat etmeli. Örneğin, dünyanın en büyük çocuk kanalı olan nickolodeon’ın açılışında illuminati’yi görüyoruz.
Mesela ben bir yetişkin olarak bile şu çizgifilmi izleyince ürperdim, ruhum karardı. Bir çocuk izleyince neler hisseder bir düşünün http://www.youtube.com/watch?v=5JLV_bGM6YY
Hollywood Filmlerinde Illuminati Simgeleri
Hollywood filmlerinde illuminati simgeleri çok yaygın kullanılmaktadır
Hollywood’un çoğu illuminati’ye teslim olmuş durumda. Ancak az da olsa anti-illuminati projeler de var. Aslında anti-illuminati tanımı biraz yanlış. İyilik-kötülük mehdi-deccal savaşını konu alan filmler diyelim.
The Matrix: Filmde mehdi(neo), mesih(morpheus) ile deccal’in(agent smith) savaşı bilim-kurgu yoluyla anlatılmış. Birinci filmde Morpheus kurtarıcı olarak seçtiği Neo’ya bir seçenek sunuyor. Sahte dünyanda yaşamaya devam mı edeceksin, yoksa benimle gerçek dünyaya mı geleceksin? Gerçek dünyadan kastı iyiyle-kötünün arasındaki mücadele. Film iyilerin kazanmasıyla son buluyor.
Yüzüklerin Efendisi: Burada mehdi-deccal öğelerini daha net görüyoruz. mesih(gandalf), mehdi(frodo) ile deccal(saruman) ‘ın savaşı fantazi biçimiyle anlatılmış. Burada dikkatimizi çeken bir başka nokta da sauron’un gözü. Deccalin herşeyi gören tek gözünü temsil etmekte. Filmin sonunda frodo kötülüğü simgeleyen yüzüğü yok ediyor.
Star Wars: Bu filmde de iyiyle-kötü arasındaki savaş çok net anlatılmakta. Darth sidius deccali temsil etmekte. 3. filme kadar kim olduğu bilinmiyor. Gizleniyor. 3. filmde seçilmiş kişi olan Anakin Skywalker’ı kendi tarafına çektikten sonra kendini açıklıyor. Filmin sonunda Darth Vader(Anakin Skywalker) ne kadar kötülüğe hizmet etse de oğlu sayesinde kötü lordu öldürüp galaksiye barışı getiriyor.
Harry Potter: Seçilmiş kişi (mehdi) Harry Potter’ın deccali temsil eden Voldermort ile olan savaşını anlatmakta.
Lost: Dünyanın en popüler televizyon dizilerinden olan lost’un son sezonu, yine yukarıda anlattığım filmlerdeki gibi iyilik-kötülük savaşı üzerine kuruluydu. Aslında dizi son sezona kadar epey materyalist bir çizgide ilerliyordu. Fakat son sezon ne olduysa işi dine çevirdiler. Bunda da mesih(jacop), mehdi(jack) ile deccal(black smoke)’in savaşını anlatıyor. Dizinin sonunda Jack black smoke’u öldürerek dünyaya kötülüğün yayılmasını engelliyor.

Müzik Endüstrisi
Edit:Bu konuyla ilgili ayrıca bir yazı yazdım. Yazıya devam etmeden önce mutlaka okuyunuz. Okumak için tıklayınız
     

Gelecekte Ne Olacak?

Deccal her ne kadar dünyanın önemli bir kısmını ele geçirmiş olsa da, henüz dünyanın tek lideri olamadı. Kendisini açığa çıkarmak için önünde hiçbir güç kalmamasını bekliyor. Peki bu liderliğe nasıl ulaşacak. Bu konuda iki teorim var.
Sahte Uzaylı İstilası
Yukarıda, medyanın ve hollywood’un bizi sürekli uzaylı konusunda etki altına almaya çalışmasından bahsettim. Peki bunu neden yapıyorlar. İleride bir uzaylı istilası olunca çabuk adapte olalım, varımızla yoğumuzla Amerika’ya bizi kurtarması için yalvaralım diye.
Ama ilginç nokta şu. Ortada uzaylı falan olmayacak. Benim seneryom şu:
Bugün biliyoruzki Hitler 2. dünya savaşında ufo benzeri hava araçları yapmayı başarmıştı. O zamanın teknolojisiyle bu olay gerçekleştiriliyorsa bugün tam anlamıyla dairesel hava araçları yapılabilir. İleri bir tarihte NASA açıklama yapacak. Dünya dışında hayat olabilir diye. Daha sonra dünya dışında hayat olduğu resmileşecek. Ondan sonraki adım da uzaylılarla aramızda çıkan bir savaş. Amerika kendi yaptığı ufoları dünyaya saldırtacak. Sonra tıpkı o hollywood filmlerindeki gibi dünyanın liderliğini üstlenip bizi sözde kurtaracak. Böylece dünyanın tek lideri konumuna gelecek.
Peki bu olay ne zaman olur diyorsanız. Ne zaman olacağını bilmiyorum ama 2012 bu olayın başlangıcı olabilir. 2012 olayı Mayaların takvimine göre kıyameti simgeliyor. Mayalar da satanist-pagan bir toplum. Ayrıca medya ve hollywood sürekli kafamıza 2012′yi sokmak istiyor. Ne olacak bilmiyorum ama 2012 için bir planları var.
Bu konuda anti-illuminati’ci, barış insanı ve yürekten sevdiğim Michael Jackson da bir açıklama yapmıştı. Ropörtajda diyorki “gezegeni koruyun, bundan 4 yıl sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” (4 yıl sonrası 2012′ye denk geliyor). Ropörtaj için: http://www.youtube.com/watch?v=6vn8cVoK70M
Ayrıca bir başka dayanağım da, yukarıda bahsettiğim illuminati kartları. Bir kartta uzaylı istilası gösteriliyor. Yani demekki böyle bir planları var.

Zombi Ordusu
Açıkçası bu teorimin gerçekleşeceğine pek inanmıyorum, yani inanmak istemiyorum. O yüzden fazla uzatmayacağım. Bir bilim dergisinde okuduğuma göre yeni ölmüş bedenlere adrenalin ve başka bazı hormanlar enjekte edilerek tepki vermesi sağlanabiliyormuş. Yani gerçek olarak yaşamasa bile kaslarını çalıştırabiliyorlarmış. Günümüzde modern tıbbın ne kadar ilerlediğini göz önünde bulundurursak, böyle birşey asla olamaz diyemeyiz.
Bu teoriyi Metallica grubunun All Nightmare Long adlı şarkısına çektiği klipten ilham aldım. Klip, kısa bir bilim kurgu filmi gibi izlemenizi öneririm: http://www.youtube.com/watch?v=S28LDft7cO4
Illuminati kartlarında bununla ilgili bir gönderme de var
Deccal’in Ölümü ve Altın Çağ
“İsa, deccali öldürdükten sonra iki kişi arasında düşmanlık kalmaz” – Hz.Muhammed
Bütün semavi dinlerin anlattığı deccal seneryoları aynıdır. Tabiki ölüm kısmı da. Buna göre; deccalin dünyaya hükmettiği zamanlarda Mesih(Hz.İsa) dünyaya inecektir. Mehdi’nin de yardımıyla deccale karşı bir anti yapılanma, iyilik harekatı başlatıcaklardır. En sonunda Hz.İsa deccali yani iblisi bizzat öldürüp bütün dünyaya barışı getirecektir. (ki bu olay kıyametin son alameti) Hadislerde denildiğine göre deccal öldükten sonra dünyada suç, açlık, savaş gibi kötü olaylar yok olacaktır. Çünkü bu olayların sebebi olan, insanları azdıran, sömüren iblis ve takımı tamamen yok olacaktır. Dünya bir süre altın çağı yaşadıktan sonra kıyamet kopacaktır.

Son

Bu yazıda size kendi fikirlerimi, çeşitli kaynaklar sunarak anlatmaya çalıştım. Sizi ne derece etkiledi bilmiyorum. Ama eminim ki, bundan sonra izlediğiniz filmlere, okuduğunuz haberlere, dinlediğiniz müziklere daha sorgulayıcı yaklaşacaksınız. Bu bile önemli bir kazanımdır.
Yazıyı okudum, ben de iyilerin yanında yer almak istiyorum, ne yapmalıyım diyorsanız, şuan yapılabilecek şey önce kendinizi kurtarmanız. Deccal’in çarklarından uzak durmanız, namaz ve ibadetle kendinizi Allah’ın yolundan ayırmamanız gerekir. Daha sonra çevrenizdeki insanları bu tehlikeye karşı uyarabilirsiniz. İnsanlar güzel ahlakı benimseyip Allah’ın yolundan ayrılmadıkları sürece şeytanın oyunları boşa çıkmaya mahkumdur.
Yazıyı Allah’ın iblise söylediği bir sözle bitirmek istiyorum
65- “Şüphesiz, (gerçek) kullarım üzerinde senin hiç bir hâkimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter!”